
“Bi iş geldi ki başımıza yaktı kavurdu…. Benim oğlanı kaybettik. 34 gün oldu bugün. Ev yangın yeri. Kardeşleri, hanım.. Ocağımıza ateş düştü bu illetten işte! Dağ gibi çocuk, daha 41 yaşında. Memlekette, Erzurum’da kapıyorlar. Düğüne gittiler benim hanım, oğlan, onun hanımı, üç çocuk hepsi. Orada bi 10 gün kaldılar. Benim gutum azdı gidemedim, çekemem o yolu diye. Bana vursaydı da ona bulaşmasaydı. İlk oğlanın hanımda başlıyor, koku almıyor, halsizlik, bulantı. Test yaptırdılar pozitif çıktı hepsi, benim hanım dahil. Daha o zaman oğlanda hiçbi şeycik yoktu. Sonra İşte hepsi iyileşti benim oğlan 22 günde gitti. Kavurdu gitti. Ben ilk aşıyı Çinlilerinkini olmuştum, benim hanım da olmuştu ama oğlan olmamıştı. Bize de vurulmayın dedi ama ben hastalıklarımdan dolayı olursam atlamam diye oldum. İşte bu “domuz geni var içinde, yarasa yiyen aşının içine her şeyi koyar” diyerek, o sebepten yani.. İmanı kuvvetliydi. Nasıl iyiydi, nasıl baba yiğit.. Daha böyle aklım almıyor ha.. Anlatıyorum böyle herkese ki inanayım diye. Ama hiç yakıştıramıyorum eceli ona. Benimle beraber lunapark kurardı küçükken. Seyyar kurardık o zaman. Adada, Sarıyer’de, Beykoz’da. Sabah 5’de 6’da yüklerdik kamyona atlı karıncayı, salıncağı. Bi kereden bi kereye uyanmamazlık mızıklama bilmem ondan. Daha o zaman anca 7-8 ancaydı . O zaman bu zaman hiç üzmedi ama şimdi yaktı içimizi. Bi kere üzdü, o da bu işte.Şimdi bilmiyorum nasıl geçecek bu yara ? Ne zaman üstü kabuk bağlayacak? “ İstanbul/2021
Bir Cevap Yazın