“Benim iki yaş küçüğümdü ama görsen onu abi zannedersin. Masaya oturuşu, kalkışı, tavırları falan böyle acayip karizması yüksekti. Beni falan beğenmezdi yani. Mühendis olmak falan karşılığı yoktu onun lügatında. Alemci, deli fişek, dediğim dedik bi adamdı. Ben son bakım evinde midesinde tüp, böyle erimiş gitmiş halini görünce inanamıyordum. Yatağa, Serdar’a benzer birini koymuşlar sanki. Yani öyle kartal gibi indiği, konduğu yere önce gölgesini düşüren adam böyle kendini bilmeden sondalı, tüplü yatsın.. Hayat çok tuhaf.. Üç sene bakım evinde kaldı, vasi atandı, son ayları da İşte öyle tüplü sondalı yoğun bakımda geçti. 25 gün önce de vefat etti. En son ölümünden bir hafta önce gördüm. Bırakmıştı ama artık kendini. Hissettim yani. İçinde böyle bi makine çalışırdı onun gırrrrrr gırrrr sanki yerin altından geliyor, öyle güçlü bi yaşam enerjisi yayardı etrafa. O ses, o enerji çok zayıflamıştı. Dedim içimden “ Serdar gitmeye hazırlanıyor” diye. Birden bire olan bi şey olduğu için zor alışıyorsun. O füze gibi, nereye uçtuğu, nereye konduğu belli olmayan adam tak dedi beyin kanaması geçirdi 52 yaşında. Böyle masasına salavatla otururdu etrafındakiler, öyle bi karizma. O beyin kanamasından sonra iflah olmadı. Konuşma, yürüme merkezi zarar gördü. Gene de bastonla falan dört ay dolaştı ama sonra iki kere merdivenlerden düşünce hepten gitti, yatalak hale geldi. Bana bir iki kişi çıtlattı “ah mı aldı” falan diye. Bilemiyorsun bu işleri. Ben öyle metafizik işlere uzak, kafası realist çalışan bi insanım ama aklımı kurcalıyor. Uzun bi ilişkisi vardı epeydir, 8-10 senelik hikayedir. İşte tam da bilmiyorum detayları çünkü öyle bi şey anlatmazdı, hele özel hayatını falan.. İşte bunlar ev tuttular, beyaz eşyalar alındı, mobilya siparişleri verildi sonra ne oldu bilmiyoruz ayrıldılar. Bu bizimki de gitti üç, dört ay sonra kızın çok yakın arkadaşıyla evlendi. Zaten çok kısa süre sonra da bu olay oldu. Bi sene bile geçmemiştir üzerinden. Önce işleri tepe taklak oldu. İki tane büyük restoranı vardı o işler bozuldu. Birini kapadı mecburen, diğerinde de ortağından kazık yedi. Büyük borç altında kaldı. Sonra da bi gün arabaya bindiği anda tam kontağı çevirirken tııık bi pıhtı atıyor, öyle kalıyor. Sonra evlendiği hanım da Serdar yatalak hale düşünce “benim çalışmam lazım, evde durup ona bakamam” diyerek bakım evine yatırdı. Hiç alışamadığım, hoşlanmadığım bi tipti zaten. Neyse.. o kısmı başka hikaye…. Orada da İşte üç sene yattıktan sonra 25 gün önce toparlanıp gitti. Bi avuç insanla gömdük. Benim ama aklımda hep o eski hali var. Bazen unutuyorum böyle bi 10 saniye falan “ ulan Serdar gene kayboldun ortadan” diye aklımdan geçirirken öldüğünü hatırlıyorum. O his çok fena İşte.. Böyle cızzz diye bi ses çıkıyor sanki içimden.” İstanbul/ 2021
DELİ FİŞEK

Bir Cevap Yazın