“ Hep negatif, ama her şeyde. Dört dörtlük sofra kurarsın “bu yemeklerin tuzu az” der. Tuz getirirsin “Kaya tuzu olsaydı daha iyi olurdu”der. Mesela şuraya gidelim dersin “ şimdi olmaz çok trafik olur” der. Balkona çamaşır asarım “yağmur inecek galiba” der. Önceden altından daha kolay kalkıyordum ama şimdi ikimiz de evde dip dibeyiz. Hapşırsa corona oldu, toplantıya bağlanamasa işten mi attılar da zoom açılmıyor. Aklına hiç iyi bi şey gelmiyor. Böyle bi kaygı, stres yumağı adam. Ben de enerjinin gücüne çok inanırım. Çok söylüyorum ;”iyi düşün iyi olsun, olumsuz şeyleri hayatımıza çekme!” diye ama kendime anlatıyorum sanki. Bu virüs olduğundan beri bu negatiflik üç dört katına çıktı zaten. Tamam bunaldık ama herkes öyle. Biz 4 senedir beraberiz hep böyle aslında ama bu süreçte daha zor olmaya başladı. Geçen gün hem kendim, hem onun için porselen, tahta falan boyasız obje alalım, evde onları boyayalım, hem evi süsleriz hem de kafamız dağılır dedim. Görüyorum çünkü İnstagramda insanlar kocalarıyla beraber neler yapıyorlar. Bi arkadaşım eskiciden çok ucuza dolap almış, eşiyle beraber boyamışlar, kulplarını değiştirmişler yeni ayak takmışlar mutfaklarına şahane bi dolap yapmışlar mesela. Bi tanesi balonlara keten ipler sarıp çok şık, böyle dekorasyon dergilerindeki gibi lambaderler yapmış. İnstaya koymuşlar güzel güzel. Gidene kadar zaten içimi kararttı “ yapamayız biz, ziyan olacak verdiğimiz para, onca malzemeyi evde nereye koyacağız? Neyse uzun uzun dil döktüm sonunda hobi malzemeleri satan bi yere gittik Kadıköy’de. Ne ararsan var ama. Öyle güzel vazolar var ki eskitme boya yap, yaldızla falan süsle antika sanırlar. “Bak şu ne güzelmiş” dedim üst raftaki ayaklı bi meyvelik var ama çok güzel. Ayakları böyle döne döne geliyor. “Bu çok büyük boyayamayız bunu, rezil olur, pahalıdır” bilmem ne hep böyle konuşuyor orada da. Sonunda ben de suratımı asınca ortamı yumuşatmak için “aslında güzelmiş dur bi yakından bakalım” dedi. Ama negatif enerji yayıyor ya işte elini uzattı meyveliği alacak, üzerinde ters dönmüş kapak varmış o da arkadaki ürüne takılmış bütün raf tangur tungur yere indi. Allahtan kısa olan raf indi, arkadaki uzun raf inse cüzdanı bırakacaktık. Gene de 100 – 200 verip güzel güzel eğlene güle çıkacağımız yerden, kırılıp parçalanmış iki saksı altlığı, bi meyvelik, bi tepsi parası verip çıktık. Elimize de bi koca torba kırdığımız çanak çömlek tutuşturdular. O kadar sinirlendim, öyle moralim bozuldu ki hüngür hüngür ağladım çıkışta. Dolmuşta hiç konuşmayınca bana sanki çok iyimser, bütün sorunlara olumlu yaklaşan biriymiş gibi “merak etme ben hepsini 404 le yapıştırırım kırıkları hiç belli olmaz” diyor. Bu sefer beni bi gülmek tuttu. Krize girdim dolmuşta, gülmekten maskeyle nefes alamaz hale gelince dolmuştan indik. Bi de bana inince demesin mi “kabul et,seni en çok ben güldürüyorum ama di mi?” İstanbul/2021
NEGATİF ENERJİ

Bir Cevap Yazın