“ 62 yaşındayım. Bir oğlum var. Eşim 9 yıl önce vefat etti. Corona, halı altına süpürdüğüm ne varsa hepsiyle yüzleştirdi beni. Ben faal bi kadındım. Bu işte virüse kadar evde durmazdım. O yüzden düşünmeye de fırsat bulamıyormuşum demek. Ya da kaçıyormuşum belki de. Benim mesela eşim oğluma küs öldü. Bunu ben öyle bastırmış öyle kafamın içinde kuytu köşeye atmışım ki… Oğlum şimdi 40 yaşında, koca adam. Ama nasıl büyüdü? Neler oldu..? Boğaziçi’ndeki çocuklara denilenleri gördükçe, okudukça ne var ne yok göğsümün üzerine oturdu. Murat bize ilk defa iş değiştirdiğinin haftasında söylemişti. O işe girmesini babası istiyordu çok. İşte babama keyfinin yerinde olduğu vakit söyliyim gibi kafasında kurmuş. “Ben kendi cinsimden hoşlanıyorum, çok sevdiğim biri var” falan çocuk bize böyle içini dökerken, babası öyle bir öfkeyle kalktı masadan Murat’ın üzerine geldi yumruğunu sıktı sıktı sonra yüzüne tükürdü, arkasından da gece evden çıkıp gitti. Tek kelime etmeden tükürdü gitti yani. Aşağıda otoparkta arabayı çalıştırışını duyduğumuzda koca çocuk sinir krizi geçirir gibi ağladı. Sonra bi daha görmedi oğlunu. Biz buluştuk Akmerkez’de, Kanyon’da neresi uygunsa o an falan. Söylemeyebilirdi de oğlum, ne bilecekti o zaman. Çünkü bazı çocuklarda hissedersiniz, böyle daha farklı bi tarzları vardır ama oğlumda hiç anlamazdınız. Bu nedir yani Allahaşkına? İnsanların evlatları katil oluyo mesela , o anne, o baba gene de çocuğuna sahip çıkıyor. Onun yanında bu hiç bir şey. Bi kadını değil de bir erkeği sevmek di mi ? Yani kabaca bakarsanız böyle. Ayşe’yi değil Ahmet’i ya da Ahmet’i değil Ayşe’yi seviyor. Bunu ama eşim büyük bir sorun yaptı. Değer mi? Öleceksin, hastasın ama çocuğuna küs öleceksin… Sebep ne? Çocuğun eşcinsel diye. Bütün bunları kafamdan geçiriyorum. Ona niye öyle demedim? Bunu niye söylemedim? Bunu Murat da düşünüyor biliyorum. Onun da üzerinde yük. “Çok büyük yanlış yaptım babam bana küs öldü” böyle düşünüyor. Bunu hiç dillendirmedi ama ben içini biliyorum. Bunların hepsi sosyal baskı. Ben de mesela hiçbir arkadaşıma bugüne kadar “Murat da şöyle” dememişimdir. Belki utandım bilmiyorum, insan kendine de bakmalı. Sorarlar mesela “var mı bi şeyler, yuva kurmuyor mu?, İşte şöyle biri var tanıştıralım Murat’la” diye geçiştiririm, lafı yuvarlarım falan. O zaman ben de demek ki çocuğumun hayatına saygı duymuyorum di mi? Bunlarla dolu işte kafam. O Boğaziçili çocuklar konuştukça; “biz şuyuz; işte LGBT hareketi de var bu direnişte, bunu istemiyoruz, şu şöyle olsun istiyoruz” falan dedikçe içimden aferin bu çocuklara diyorum. Çünkü ancak kendinle yüzleşirsen sistemle yüzleşebilirsin. Biz ama bunu yapamadığımız için hayatlarımızı ziyan ediyoruz.” İstanbul/ 2021
YÜZLEŞME

Bir Cevap Yazın