“Apartman yöneticisiyim. Bu sabah A blok’ta 18 numaradaki genç çift aradı. “ Berat bey, sabahtan beri 6-7 kere Kaan abinin sesini duyduk “ kalkamıyorum yardım edin” diye bağırıyor” dediler. Bitişik dairelerde oturdukları için salondan sesini net duyuyorlarmış. Kaan, benle hemen hemen aynı yaştadır. 58-59 falandır yani ama öyle yetişkin bi insan düşünmeyin, biraz çocuk gibi. El, ayak tırnaklarını bile kendi kesemeyip berbere kestiren, su şişelerini dolduramayan kapıcıya doldurtan bi çocuk adam. Kaan’ın 3 sene önce babası vefat etti, annesi zaten öleli çok oluyor. Yani bi çocuğun yalnız kalması gibi bi bakıma. Ne olduğunu tam bilmiyorum ama psikolojik sorunları da var. Hatta hastalığı neyse ondan dolayı malulen emekli olmuş. Onunla geçiniyor. Kahvaltımı bile etmeden gittim. Sesleniyoruz “Kaan Kaan iyi misin? Kapıyı açabilecek misin?” diye, zayıf, inilti gibi bi sesle cevap veriyor “ ayağa kalkamıyorum” diye. Biz de çilingir çağırmaya karar verdik komşularla. Sakinleşsin diye de “ tamam Kaan merak etme, çilingiri aradık açılacak kapı, gerekirse ambulans da çağırırız hiç merak etme” diye konuşuyoruz ki, işte telaşa kapılmasın. İçerden gene o zayıf sesiyle “hiç param yok, çilingire de ambulansa da verecek param yok! balkondan girin, ne çilingir, ne ambulans çağırmayın” diyor içerden. Ama bunları bile can havliyle söylüyor. Öyle karışık kuruşuk, soluk sesle konuşuyor ki zor bela anlıyoruz kapının dışından. Balkondan balkona üçüncü katta nasıl geçelim? Mecbursun çilingire. Nihayet çilingir geldi ama çok uğraştı açmak için. Arkadan kilitlemiş, kapı da çelik. Kilidin göbeğini falan hep kırdı açmak için. İçeri girdik ki salonun ortasında yatıyor boylu boyunca “ çok halsizim, ayağa kalkamıyorum” diye. Karga tulumba ayağa kaldırdık ama ayakta duramıyor. . “3-4 gündür çok fena ishaldim ondan böyle oldum galiba” diyor ama hepimizin aklına Corona geliyor. Bi de hasta, ayağa bile kalkamayan adamın kilidini falan hep kırdık, öyle kalamaz ki kapı. Mecbur yeni kilit takılıp açılır kapanır hale gelecek kapı ki hırsız girmesin. Anahtar falan da tekrar yapılacak. Hadi onu da yaptırdık o arada. Fakat bu arada da çilingir arkamızda parasını bekliyor. Bu da sayıklar gibi sürekli “hiç param yok, hiç param yok” diyor. Eee biri verecek çilingirin parasını di mi? Hani kaç para onu da bilmiyorum. 50-100 olsa diyorum içimden yönetici olarak kimseye sormadan ben çıkarıp vereyim. Bu arada üst kattaki kadın sordu “ ne kadar tuttu” diye, demesin mi ? “Açma, kırma, yeni kilit toplam 600 tele” diye.. Hasta adam “bi kuruş yok” cebimde diyor, eee çilingir de karda buzda gelmiş, 40 dakika uğraşmış alacak tabii parasını. Ama 600 diyince kimseden ses çıkmadı.. Böyle var ya tıssss. Herkes boşluğa bakıyor. Çilingire “ aramızda toplayıp getiririz” dedik onu öyle gönderdik. Kaan’ı da alt komşu hastaneye acile götürdü. Orada da “Corona olabilir kan değerlerini beğenmedik, kesin sonuç tomografiden sonra belli olur” demişler. O da bırakıp gelmiş. Yani bu olay bende acayip bi sıkıntı yarattı. Kafamdan atamıyorum. Çünkü ben de Kaan gibi yalnız bi insanım, tek farkım psikolojim normal. Ama psikoloji de bugün var belki yarın yok… dünya hali belli mi olur? ” İstanbul/2021
YALNIZLIK

Bir Cevap Yazın