“Yılbaşı günü annemi kaybettim. Bildiğimiz bi şekeri vardı, başka öyle ağır bi şeyi yoktu. Çoklu organ yetmezliğine dönmüş. İnsanın anasız kalması hiçbir şeye benzemiyormuş, ki ben 57 yaşındayım yani. 13 çocuk doğurmuş, okuma yazması yok, fındıkta, çayda, derede iş güç içinde büyütmüş. 10’numuz hayattayız ama. Diğer üç çocuk ölmüş.. Tam da bilmiyorum da biri çaya düşmüş, biri havale geçirmiş öyle yani, 3-4 yaşlarında ölmüşler. Onları da eleyip belemiş yani üç, dört yıl da olsa. Trabzonluyuz biz. Bizim orada kadının yükü ağır olur. Derler ya “sırtında sopa, karnında sıpa” diye işte aynı öyleydi o zamanlar. Bi de fındık, bi de çay sepetleri.. Bu var ya hani kanca işareti, soru işareti hah ! işte aynı öyleydi. Ne olur 13 çocuk doğur, kaynana, kaynata, sade oda değil, bütün kayın sülalenin nazını gör, çayı, çubuğu.. İki büklüm öyle. Yaşı da çok öyle yoktu 78 yazıyo nüfusta ama, ondan önce ölen ablalarından birinin nüfusuna geçirmişler. Tam da kesin değil yani.. Belki de 74 – 75 ti anca… Ben bilmem hiç mesela annem süslensin, yani öyle yüzünü boyamak falan değil de, mesela yeni bi yemeni taksın, ya da pabucu olsun, entari alsın, ya da ne bileyim bi şeye sevinip de gülsün falan. Bunları ama nerede düşünüyorum biliyor musun? Karacaahmet’in morgundan anamı alırken. Ondan önce bizde öyle alışmışız, öyle olur sanmışız. İstanbul’a ben geleli 36 sene oluyor. Askere giderken nişan kesilmişti, dönünce iş lazım. En büyük abimle diğer ortancalar gelmişti fırın açmaya. Geldik biz de kaldık. Bi tek bacım Giresun’da, diğer hepsi burada. Annem de buradaydı çoktandır. Şimdi benim küçük kızım var 32 yaşında, okudu, öğretmen oldu, 10 oluyo evlendi çok şükür. Diyo ki geçen “ ben çocuk yapmıycam!” “Didem hayırdır kızım niye? Nazınla, tuzunla, ağzında pekmezinle büyüdün niye yapmıycan yani sebep?” “ Ben çocuğu değil kendimi nazlıycam, bi sürü görmediğim yer var, yapmak istediğim şey var” Haaaa şimdi benim annem nasip kısmet olmadı Topkapı Sarayı’nı bile görmeden öldü. Bırak yani başka memleketi. Bu Süleyman’ı pek severdi, Hürrem’i falan, diziden, oradan heves etmişti. Olmadı.. Bugün yağmur, yarın dolu, benim işim var, onun işi var, öbürü uzakta derken, denkleşmedi, ihmal ettik olmadı yani.. İşten, güçten başka bi şeyden nasibini almadı yani. Cenazesi de hem bu dört günlük sokağa çıkma yasağına hem de virüse denk geldi. Toplaşıp uğurlayamadık hısım akraba duasıyla, hatimiyle ne bilim işte.. Ne yedisi, ne kırkı ağız tadıyla olur.. Nasibi buymuş hayattan, yapacak bi şey yok ama insan çok buruk kalıyor anasının ardından.” İstanbul/2021
NASİBİ BUYMUŞ

Bir Cevap Yazın