“Bu yaz Canada’dan Türkiye’ye geldiğim 30 sene oldu. O zaman 17 yaşındayım. Her şey çok çabuk geçti. Şimdi Türk vatandaşı oldum 15 sene oldu. Aşık oldum burada ilk geldiğim o Akdeniz kasabasında. Ben döndüm mektup yazdı, ben ona sonra. O geldi sonra ben geldim, evlendik burada. ilk seneler çok zordu. Hep hasta oldum. Yemek yedim hasta oldum, su içtim hasta oldum. Yani bilmiyorum benim bağışıklık sistemim mi havalar mı? Hep hastaydım ama. İngilizce öğrettim, ders verdim öyle işler yaptım. Pangaltı’da oturduk o zaman. 4.kat, asansör yok, sular hep kesik. Çeşme var su taşıyoruz bidonla dördüncü kata. Benim aklım almıyor. Musluk var su yok. İstanbul’da yani büyük bir şehirde su yok. Paramız da yok. Her şey çok zor. İnsanlar zor. Mesela her merhaba nasılsın” aaa çok kilo almışın, yorgun musun? Kocan ne iş yapıyor, sen ne iş yapıyorsun, para ne kadar ? Çocuk niye yok?.. zordu yani.. Ama işte biz aşıktık, kedimiz vardı, evimiz vardı. Sonra aşk geçti, boşandık. Sonra kedim öldü. Burada bi şey kalmadı yani Türkiye’de. Bir şey oldu ama ben nasıl oldu anlamadım yani Türkiye böyle sanki içime yerleşti. Benim kalbime. Dönebilirdim o zaman ama dönmek istemedim. Canada çok uzak kaldı benim için. Sonra tekrar aşık oldum, tekrar evlendim, tekrar boşandım, tekrar kedim oldu. Başka başka işlerim oldu. Hep Türk adamlar, Türk kediler sevdim. Adamlar gitti, kediler öldü ama ben kaldım. Öyle işte kaldım burada. Bi baktım yıllar geçmiş. Türk vatandaşı oldum sonra. Bana şimdi belki beni korumak için, belki bilmiyorum “ şeriat gelecek Türkiye’ye, kaç memleketine” diyorlar. Ben de “memleket burası benim, gelince siz ne yapacaksanız aynısını yapıcam” diyorum. Çünkü insan ne olursa seviyo memleketini. Ben her sene bir ay gidiyorum annemi babamı görmek için. Bir hafta bir şey olmuyor ama 10 gün geçiyor ben Türkçe duymadığım için, konuşmadığım için sinirlerim bozuluyor. Benim Türkçe hala çok kötü biliyorum ama Türkçe duymak istiyorum. Bi de orada her gün birbirinin aynı. Biliyorsun dün ne oldu, aa o zaman tamam bugün de aynısı olacak, tamam yarın da aynısı. Türkiye’de ama her şey her gün, her saat değişiyor. Dün burada bir apartman vardı ama bugün yok. Okey tamam. Dün siyaset olarak bi şeylere kötü diyorduk bugün iyi. O da olabilir, problem yok. Tivitırı kapatacaklarmış, olsun yaparız bi şey, vpn falan. Maaş az şimdi pandemi var, yarısı. Tamam ne yapalım? Öyle işte insan uzun zaman geçirince seviyo memleketini, siz de benim kadar kalsanız siz de severseniz belki” İstanbul/2020
SİZ DE SEVERSİNİZ

Bir Cevap Yazın