“Bursa’da doğup büyüdüm. İstanbul’a üniversite için geldim ve kaldım. Üniversitede sosyoloji okudum ama bu alanda çalışmıyorum. Türkiye’de çoğu insan eğitiminden farklı alanlarda çalışıyor zaten. Ben lojistik sektöründeyim. Benim hassasiyetlerim, dostluk, çevre, ilişki anlayışımın kriterleri pek çok insandan farkı. Ben veganım ve bu benim hayatımı etrafında kurduğum asıl kriter. Yani bi insan hayvan yiyorsa benim dostum olamaz, sevgilim olamaz, karım olamaz. Tabii ki etrafımda pek çok insan vegan hatta vejeteryan bile değil ama onlar zaten benim yakın ilişki çemberimde değil. İş dolayısıyla veya sosyal ilişkinin icap ettiği samimiyet içermeyen tanışıklıklar. Ben çocukluğumdan yani 8-9 yaşlarımdan itibaren et yemiyorum. Üniversiteye girdiğim sene de hayvan sömürüsüne dayalı hiçbir ürünü yememeye, kullanmamaya başladım. Bal, süt, tereyağ, peynir, deri ceket, kemer, ayakkabı, kuştüyü içeren ürünler, hayvan deneyi yapan firmaların kozmetik ürünleri falan. Bu benim için sağlık vs gibi bencil bir perspektiften işleyecek bi mevzu değil. Sömürüye karşı olacaksınız en alttaki halkadan başlayacaksınız bence. Bu benim hayata karşı ahlaki ve vicdani sorumluluğum. O yüzden ben bu kararı almamış bir insanla yakınlaşamam. Benim gözümde o tamamlanmamıştır. Çatur, çutur et yerken, hayvan sömürüsü üzerine işleyen bi sistemi görmezden gelip de trans haklarından, işçi haklarından ya da devrimden bahsedemezsiniz. Bursa’da yaşarken bunu açıklamak, etmek daha zordu. Veganım dediğinizde, et yemiyorum, kurban kesilmesine de karşıyım falan dediğinizde bi tür dışlanmayla karşılaşıyordunuz. Ortaokul, lise hayatımda hem bu yüzden hem de çevremdeki diğer erkeklere göre belki daha kırılgan gözüktüğüm için çok dışlandım. Bizim toplumumuz sürünün biraz dışında yürüyeni benimsemez. Bi de sizi küçümser yani, bu hakkı da kendinde bulur. “ Gevşek misin sen? erkek adam eti yer kemiğini sıyırır” falan filan. Çok örnek verebilirim böyle. Sadece daha duyarlı, farklı olduğunuz için bile cinsel kimliğiniz üzerinden, inancınız, aile yapınız üzerinden sorgulanabilirsiniz. Asıl benim sormam lazım “ya nasıl yiyebiliyorsunuz kelle paça, beyin, kokoreç? Yüzü olan duyguları olan bi canlının beynini haşlayıp üzerine limon sıkıp yerken, ya da bağırsaklarını ekmek arası yaparken bu size hiç anormal gelmiyor mu?” Diyecekken o bana soruyor; “ erkek adam karı gibi mıy mıy olur mu? Vegan olur mu?” diye. Yani benim yaşamımı üzerine kurduğum şeyi anlamaktan o kadar uzak ki, ona ben dünya görüşümü anlatmak için kendimi üç dakika bile yormam. O yüzden benim hayatımda az insan, çok hayvan var ve bence bu daha kıymetli” İstanbul/2020
VEGAN HAYAT

Bir Cevap Yazın