“Ben kendimi insan olarak tanımlayamıyorum artık. Plaza kölesiyim ben. Önceden trafik şu bu tamam, büyük sıkıntıydı ama hiç değilse eve geldiğinde şirketin işi bitiyordu. Ertesi güne kadar mail cevaplayıp, brif almıyordun, gece onda mecbur kalıp powerpoint sunumu seyretmiyordun. Bu covidle beraber evden çalıştığımız için köleliğimiz neredeyse 15-16 saate çıktı. Çoğu gece 24’de bilgisayarı zor kapatıyoruz. Tükenmişlik sendromu yaşıyoruz hepimiz. Eşim yurtdışında çalışıyor, ilkokul ikiye giden bir kızım var. Geçen sene okullar kapandığından itibaren bana yardımcı olmak için annemle babam Gelibolu’dan yanıma geldi. Eğer onlar da olmasaydı çok daha zorlanırdım. Normal düzendeyken okul ve yardımcı ile hallediyorduk. Ama artık bakıcı da problem. Çünkü toplu taşıma kullanacak gelmek için mecburen. Onun virüs kapıp kapmadığı stresini yaşamak istemediğim için böyle bi çözüm bulduk. Fakat annemle babam 65 yaş üzeri ve hem yasaklı, hem de risk grubu oldukları için bütün alışveriş işlerini ben yapıyorum. Artı kızımın online derslerini takip ediyorum ve normalin iki katı bi iş yüküyle çalışıyorum. En fenası bu. İş alanı artık sizin evinizin içi oldu ve her dakika sizden online olmanız bekleniyor. Gece 23’de sizden Excel dosyası hazırlamanız ya da yeni veri girmeniz istenebiliyor. Üstelik bu bir kereye mahsus değil, süreklilik arzeden ve göreviniz haline gelen bir durum. Bu sistemin senin bütün hayatını talep etmesi demek. Geceni, gündüzünü, evine, çocuğuna ayırdığın zamanı, tatil günlerini falan hepsini istiyor sistem senden ve üstelik daha az paraya. Mesela öncesinde yemek paramız, yol paramız da maaşa dahilken artık evden çalıştığımız için bunları kesiyor şirket. Bunları keserken ama benim kendi internetimi, kendi bilgisayarımı kullandığımı ve en önemlisi 2 kat fazla çalıştırdığını görmezden geliyor. Bu resmen emek sömürüsü ama katlanmaya mecbursun. Ufacık bi şikayet belirtirsen senin işini kapmaya hazır yüzbinler var diyor şirket. Ben kendimi motive etmek için büyük uğraş veriyorum ama sınıra geldiğimi hissediyorum. Çünkü bi de hep evde olmak, hiç sosyalleşememek, kendi başına kalamamak da büyük bunalım yarattı. İşim hiç ama hiç bitmiyor. Bu durum da haliyle yorgunluk ve stres yaratıyor. Durup dururken ağlamak, evham, en küçük şeylere bile tahammül gösterememek gibi sorunlar yaşıyorum. Oysa ben aslında çok sakin, fazla kaygılı olmayan bi insanım normalde. Şimdi işte kendimin, sevdiklerimin sağlığı yerinde, işimi kaybetmedim, elbet bu günlerde geçecek diye kendimi yükseltmeye çalışıyorum. Elimden daha fazlası gelmiyor.” İstanbul/2020
PLAZA KÖLESİ

Bir Cevap Yazın