GELİN TELİ

“ Halam hastanede ölüm döşeğindeyken son defa görmek için yanına gittim “ halacım bi istediğin var mı?” dedim, o zaman daha bilinci tam kapanmamıştı. Gözlerinde yaşlarla “ tabutumun üzerine gelin teli demeti ve duvak koyun” dedi ve iki gün sonra da öldü. Duvak aldık ama gelin teli bulamadık. Tuhafiyeciler “ artık kimse gelin teli kullanmıyor, eskidendi o alışkanlıklar” dedi. En sonunda annemin aklına çeyiz sandığında sakladığı gelin teli bobini geldi. Ondan kesip duvağını süsledik ve tabutunun üstüne koyduk. Öldüğünde 78 yaşındaydı ama öyle kırık bir aşk hikayesi geçmişti ki başından bütün hayatını bu aşkın acısı kaplamıştı. Bir denizci ile nişanlanıyor, birbirlerini çok seviyorlar. O kadar ki bahriyeli akşamları yanından ayrılıp da garnizona vaktinde dönemiyor. Üst üste geciktiği için disiplinsizlik ve amirleriyle tartışma sonucunda askerlikten atılıyor. Halamın hayatı daha 19 yaşında bu olayla değişiyor. Nişanlı daha sonra askeriyeye bağlı bi fabrikada işçi olmasına rağmen babaannem; “ ben bir tanecik güzeller güzeli kızıma işçi tulumu yıkatmam” diyip, zorla nişanı attırıyor. Babam dahil, dört abisi de sahip çıkmıyor, “olur mu anne onlar birbirlerini çok seviyor” demiyor. Sonra işte nişanlı küsüp bi gemiye atlayarak Amerika’ya gidiyor. Önce üç beş haber geliyor, sonra arkası kesiliyor. Halam bir daha hiç evlenmiyor. Çocukluğumda halamı hep mutsuz, sinirli ve kavgacı hatırlıyorum. Daha çok annemle olan sürtüşmeleri, kıskançlıkları kalmış aklımda. Annemin pek çok kırgınlığının arkasında halam olduğu için çok yakın olamamıştık. Dün annemlerde eski albümlerin durduğu kutuyu karıştırırken halamın nişan fotoğraflarını buldum. Bir zarfın içine konmuş ve ağzı sıkı sıkıya bantlanmıştı. Öyle neşeli, öyle hayat dolu ve su gibi güzel bir genç kız vardı ki fotoğraflarda onun halam olduğuna inanmak güçtü. Ziyan edilmiş ve başkalarına göre yaşanmak isterken kedere hapsedilmiş bir hayat vardı karşımda. Çok uzun yıllar sonra bu hayata şimdiki gözlerle baktığımda ona ne kadar haksızlık etmiş olduğumuzu gördüm. Hiç kimse onu gerçekten anlamadan ve belki de sevmeden ölüp gitmişti. Benim için çok zor bi yüzleşme oldu bu.” İstanbul/2020