“ Lise 1’in başında yoktu. İkinci dönem geldi ve ben gördüğüm an Volkan’a aşık oldum. O zamanlar cep fotolar vardı. Orada Franco Gaspari diye bi çocuk vardı. Aynı ona benzerdi Volkan. Biraz böyle romantik serseri gibi. Zehir gibi de zekiydi ama edebiyat falan onları hiç sevmezdi. Sırf kendime bağlamak için bütün edebiyat ödevlerini yapardım. O zamanlar kitap özeti kompozisyon filan vardı. Geceleri cayır cayır onunkileri de yazardım. Hatta kendiminkinden daha çok özenirdim. Çok kısa bi süre sonra İnci geldi sınıfa. Meşhur bir Fransız lisesinden atılmıştı. Çok acayip, yani o zamana göre uç şeyler söyleniyordu hakkında. Yok erkekler tuvaletinde çocuğun birine s.ks. çekerken yakalanmış, yok okulda esrar içiyomuş, yok hocalardan birinin sevgilisiymiş adam buna ev tutmuş falan filan. Geldiğinden itibaren bi efsaneyle çevriliydi. Bütün erkekler, kızlar hatta hocalar bile merak ederdi. Babası Dışişleri’ndeydi. Gitmediği yer kalmamış falan filan. Çok popüler oldu okulda gelir gelmez. Bizim okul biraz varoştu. Hani böyle artist falan gelir ya köye aynı öyle. Bi de çok sevimliydi, sıcaktı, şirindi. Volkan gitti buna körkütük aşık oldu. Sonra tuhaf bi şey başladı aramızda ben, Volkan, İnci ayrılmaz üçlü olduk. Okul dışında bizim evden çıkmaz oldular. İnci yatıya da kalırdı, Volkan anca akşam yatmaya eve giderdi. Saçlarımı İnci gibi kestirirdim, önler perçemli hafif dalgalı. İnci bana giymediği conversleri, burrbery yağmurluklarını verirdi. Bizi ikiz zannedenler bile olurdu. Onların Ulus’taki evinde 17 yaş doğumgünümü çok çılgın bi partiyle kutlamıştık. İçkili, kızlı erkekli tam böyle filmlerdeki gibi bi parti. İlk viskimi orada içtim falan. Rüya gibi zamanlar. Babam uzun yol şoförüydü hiç evde olmazdı zaten. Annem de yengemin çocuklarına bakıyordu parayla, kardeşimi de götürürdü yanında. Biz böyle takıldık iki üç sene. İnci ve Volkan hayatımın en önemli iki insanıydı. Annem babam falan fasa fiso. Yani şimdi bakınca İnciye mi aşıktım Volkan’a mı cevabını veremem. Öyle tuhaf bir arkadaşlık, aşk, ilişki ne derseniz diyin. Bi gece İnci’yle önce yatakta öpüşmüş sonra Volkan için ağlamıştık. İnci o sıralar Volkan’ın 10 C’den Sinem’le beraber olduğunu sanıyordu ama benim Volkan’a olan aşkımdan da haberdardı. Hayatımın en güzel, en büyülü yıllarıydı. 50’li mi geçtim, iki evlilik yaptım, anne oldum falan ama öyle bulutların üzerinde gezdiğim bi zaman hatırlamıyorum. Volkan, Lise sonun yazında babasının silahını karnında patlattı. Öldü yani. Yıkıldım. Sebep neydi kimse bilmiyor. Böyle acayip aklın almayacağı şeyler. Hele gençlikte ölüme hiç inanamıyor insan. Benim için de Volkan hala o lisede öğrenci, aklım başkasını kabul etmiyor hala. İnci’yi de Fransa’ya okumaya yolladılar. Sanat manat öyle bi şey okudu. Fotoğraf diye kalmış aklımda. Sonra bi daha hiç iletişimimiz olmadı. Şimdi 10 gün önce Facebook da bunun mesajını gördüm. Boşanınca eski soyadıma geri döndüğüm için bulmuş beni. Uzun zamandır arıyormuş falan. Berlin’e yerleşmiş, telefon numarası bırakmış, illa ara filan. Hesabı kapattım cevap bile vermedim ama altüst oldum. Kafam böyle sepet gibi. Kuyudan bi şey çıktı 40 yıl sonra önüme geldi. Bazı şeyleri olduğu gibi bırakmak gerek, yerleri değişmemeli bana göre. Anılar da öyle, yaşandığı zamanda kalmalı, bugüne taşınmamalı” İstanbul/ 2020
İNCİ

Bir Cevap Yazın