“ Babama annemin ölümünden sonra 11 sene hep ben baktım. Öyle ki benim çocuğum gibiydi son zamanlarda. Mide kapağı açılmadığı için hep sıvı yemesi gerekiyordu. Mama gibi yani. Banyosu, bakımı, altı üstü, doktoru, ilaç takibi hep benim üstümdeydi. Son 2-3 senedir demansı iyice ilerlediğinden beri bana “anne” diyordu zaten. “Anne anne örtük” Üstümü ört yani. Aslında bi kızı olduğunu zaman zaman hatırlıyordu ama hep küçüklüğüm aklındaydı. “Müge? Müge?” diye beni bana soruyordu. Ben de çocukluk fotoğraflarımı zarfa koyup gösteriyordum mektup gelmiş gibi. “İyiymiş, dersleri de iyiymiş bak mektup göndermiş Müge sana” falan böyle idare ediyordum. Sonra unutuyordu zaten. Benim böyle bi emeğim var babamda. Bi günden bir güne de ben abime şunu yap, bunu al babama, hastaneye götür falan demedim. Her şeyi ben çözdüm. Benim saflığımmış ama. Şimdi babamın ölümünden sonra abim benim oturduğum babamdan kalan daireyi satmak istiyor. Doğal olarak ikimizin ama benim başka gidecek yerim yok. Bu beni çok yaraladı. Cerrahpaşa’da eski, iki odalı bi ev zaten. Bana yetiyor ama. Babamın arkasından evi boyattım, mutfak tezgahını değiştirdim, dolapları kapladım, kapıya çelik kapı taktırdım. Bunlar da emek hep. Şimdi artık karısı mı akıl verdi ne olduysa bu satma işi çıktı iki yıl sonra. Ama satıp ikiye böldüğünde ben açıktayım yani. 500-600 anca eder. Bana “sana Tuzla’dan ya da Çekmeköy’den stüdyo bakarız, biraz kredi çekeriz” falan diyo. Ama onu ödemeye de yardım etmeyecek ben biliyorum. Kiraya çıksam da nasıl ödeyeyim? Geçen yıl biraz kredi kartı borcum vardı mesela 1000 lira istedim borç olarak onu bile abuk sabuk laf kalabalığına getirip unutmuşa yattı. Babasına bakmamış adam bana mı bakacak zaten. Şimdi işte 54 yaşında iş arıyorum. Kafede garsonluk olur, lokantada yemek olur, hasta bakımı olur, onları yaparım. Ama yatılı kalamam. Bana o uymaz. Öyle işte bu dünya benim gibi saflar için iğneli fıçıymış. Anladım da ne çare ki geç anladım.” İstanbul/2020
İĞNELİ FIÇI

Bir Cevap Yazın