“Benim kaynananın en büyük merakı doktor, amliyet öyle işler. Hendek’ten bi bahaneyle düşüyo buraya. Öncesi ses tellerinden amliyet oldu. Şimdi bi gür gür sesi operlö takmışsın gibi. Kısamıyon valla sesini. Ondan önce dantel yapamıyom diye parmak şeysinden, tünel mi ne deniyo ondan oldu. Ondan iki sene evvel belim, bıkınım dedi kaldı burada 3-4 ay. Hiçbi şey de çıkmadı. Kocam da anasının süt kuzusu. Bakıtalım edelim hep öyle. Kundağa sarıp ayağında sallayacak anasını. Şimdi anciyo olucam kalpten diyo. Öbür oğlunu da burada kapıcılığa koymuştu benim dayım. Ama salak gibi bi şey kaynım, yoruluyom, çıkıcam diyo. Becerip yürüyemiyo yani. Onu da biz itekliyoz. Yükü biz çekiyoz yani. Yol parasını benim kocam yolluyo anasına. Kızı da var ama ondan bi şey istemiyo valla, damattan çekiniyo. Bu geçen parmak tüneline geldiğinde 40 günü geçirdi burada. Görümcemgil bi kere sofra açtı anasına. Ben şimdi gitmiycem bu bayram dedim, sözümden de dönmem yani. Ne gidecem? Bize de kurbanın budu düşüyo görümcemle, kaynıma da. Kocam gidecekse gitsin. Zaten Bayram’ın ertesi düşecek buraya kalp için. Ben de yorgunum yani. Gündeliği işten saymıyo bunlar. Süpürge açmaya, makine çalıştırmaya para alıyon, tarlaylan bir mi diyo bana. Ben çocuklarımı büyütmüşüm, tabii işten gelince dökülüp yatıcam, beni doğuran ana senin hizmetin için çıkarmamış beni. Sonra benim kalbim de bazı akşamlar çırpınıyo ama ben, sen kadar ömür heveslisi değilim. Durduğu yerde durur. Benim işim de azaldı ama onu düşünen yok. Bu virüs öncesi 4 ev vardı. Şimdi ikiye indi. 180 lira gündelik. Öyle fikis. Ama sabah 9’dan akşam 5’e, bazı oluyo 6’ya, onu düşünen yok.” İstanbul/ 2020
ÖMÜR HEVESLİSİ

Bir Cevap Yazın