“Türkiye’de belki Macaristan’da olduğu gibi “biz çingeneleri istemiyoruz” diyen bir parti ve onu destekleyen bir sosyal tabaka yok belki ama “ben Romanları çok seviyorum, Kürtlere bayılıyorum, Suriyeliler’e de yazık, aslında onlar da iyi, onlar da insan tabii” gibi üst bir dil ve ırkçılık içeren söylem biçimi yaygın. Bu dili ve onun üretildiği sosyal ilişki biçimlerini değiştirmemiz gerekiyor. Oysa biz 2030 yılında dünyadaki yoksulluğun ulaşacağı parametreleri biliyoruz. Dünyadaki bütün kurumlarda, sivil toplum örgütlerinde, hükümetlerin kalkınma planlarında, Birleşmiş Milletler’de bu tablonun verileri mevcut. Dolayısıyla öngörülmeyen bir şeyle karşılaşmıyoruz. Bu yüzden hem toplumsal dilin yeniden oluşması hem de “sınıf altı” dediğimiz kesimde devreden ve edecek yoksulluğun sistemli takiplerini yapacak veriler elimizde mevcut. Bugün her ailenin bütün gelir giderleri, aile bilgileri de dahil; yani bebek mi var, hasta mı var kayıtlarda mevcut. Sosyal yardımların ve sosyal politikanın da bu veriler üzerinden takip edilmesi gerekiyor. Çünkü her ailenin ihtiyaçları farklı. Pandemi döneminde çoğu aileye içinde makarna, şeker, mercimek vs olan standart koli gitti belki ama bu yeterli değil. Mesela engelli bezi, bebek bezi, bebek maması ihtiyacı sistemden takibi yapılabilecek ihtiyaç kalemleri. Sosyal yardımın işleyişine böyle bakmak gerekiyor. Daha sistemli ve takipçi olmamız gerekiyor. Bizim “Çimen Ev” diye şu anda pandemi sebebiyle kapalı olan bir çocuk merkezimiz var. Orada sınıf altı dediğimiz kesimden 90 çocuğa ücretsiz eğitim verdik. Bu eğitimle Anadolu Lisesi’ni kazanan çocuklar oldu. Üç boyutlu tasarım, kodlama öğrendiler. Annelerine okuma yazma kursu düzenledik, anneler okuma yazmayı öğrendikten sonra Beyazıt Kütüphanesi’nde görme engelli çocuklar için Cin Ali okudular. Sadece bu küçük örnekler bile bir şeyleri değiştirebileceğimize inanmamız için yeterli. O yüzden ben 15 senedir bu inanç ve gayretle çalışıyorum. Benim yanım hep hak temelli bir dayanışmanın yanı. Çünkü dayanışma ile birçok şeyin değişeceğine inanıyorum.” İstanbul/2020
Bir Cevap Yazın