“Ben varoş tabir edilen bir bölgede öğretmenlik yapıyorum. Çocuklarımın büyük çoğunluğunu Romanlar ve diğer etnik kökene mensup olanlar oluşturuyor. Eba üzerinden eğitimde çocuğun ya da velinin sistemi etkinleştirmesi, evde bilgisayar, internet vs olması gerekiyor. O yüzden ben eba üzerinden ders veremiyorum. Ben ciddi eğitim sitelerinden birine kendi paramla üye oldum, çocuklarıma da kendi kullanıcı adımı ve şifremi vererek saat paylaştırdım. İşte, “sen şu saatte gir, sen bu saatte” diye. Zaten buna girebilen sınıfın yarısı bile değil. Ben bu sınıfı 4. sınıfta aldım. Dolayısıyla veli profilinin hepsini tam anlamıyla kavrama şansım olmadı ama mesela geçen sene okuttuğum 26 kişilik sınıfta 11 velinin okuma yazması yoktu. Bi de benim sınıfımdaki çocuklar çok farklı eğitim seviyesindeler. İçlerinde 4. sınıf olmasına rağmen okumaya yazmaya yeni geçmişler de var, çok kıvrak zekalı olup, daha üst sınıfın becerilerini edinebilecekler de var, ortalama olanlar da. Mesela bir öğrencim var 11 çocuklu bir aileden geliyor. Dil farkı nedeniyle okuma yazmaya tam geçemedi ama matematikte çok kıvrak, kısa sürede matematikte sınıf seviyesini yakaladı. İşte böyle çocuklar için eğitimin kesilmesi kötü oldu. Çünkü bu gibi çocuklar yüz yüze iletişimle, yardımla sınıf genelini yakalayabilecek çocuklar. İçlerinde bir cevher var ama onun görülüp parlatılması lazım. Ben bir öğretmenin, çocuğun hayatındaki tüm olumsuz koşullara rağmen onun geleceğini iyi yönde değiştirebileceğine inanıyorum. Mesela önceki yıllarda gene böyle göçle gelmiş, evlerinde Türkçe konuşulmayan, çok çocuklu bir aileden gelen öğrencim şu anda iyi bir üniversiteden mezun, mesleğini iyi yapan, yardımsever, hobileri olan bir genç adam oldu. Bütün sülalesinde tek üniversite mezunu olan benim öğrencim. Bu bana umut veren, “iyi ki öğretmen olmuşum” dedirten örneklerden biridir. Çünkü bu gibi durumlarda tüm olumsuz koşulların içinde öğretmen ve öğrenci birbirlerine inanmışlardır. Öğrenci öğretmene, öğretmen öğrencinin başaracağına inanır. Bunlar yardıma ihtiyacı olan içlerinde parlak bir cevher olan çocuklardır. Ve çocuğun şartları onun yapamayacağını düşünmesi için çok müsaittir. Bunun için öğretmenin en önemli vasfının çocuğa inanmak ve onun kişiliğini örselememek olduğuna inanıyorum. O yüzden benim sınıfımda öğrencilerimin hiçbiri çıt çıkarmadan put gibi sıralarında oturan çocuklar değildir. Konuşurlar, anlatırlar, şakalaşırlar. Ben güvenli ve kendine inanan çocuklar yetiştirdim hep. 22 yıllık öğretmenlik hayatımın en büyük başarısı budur diyebilirim.” İstanbul/ 2020
CEVHER

Bir Cevap Yazın