“Beni tanıyan herkes “aaa Hüsna mı ? Şen şakraktır, neşelidir” falan der. Öyle bilirler beni. Akrabalarım olsun, arkadaşlarım olsun herkes. Ben çünkü kimseye içimin karasını anlatmam. Niye anlatayım da kendimi açayım, acındırayım. İçim öyle değildir ama onu bi tek benim çocuklarım yani köpeklerim bilir. Evvelden dörttü, şimdi üç kaldılar. Ölen küçük finolardandı. Eşim beni terk edince Ayvalık’a gitmiştim, taaa 2010’da. Hiç de daha evvelden hayvan bakmışlığım yoktu. Kuzu gibi ama simsiyah, küçücük. Öyle bir şefkat doğdu ki içime, aldım işte buraya getirdim. Yaşlılıktan öldü, dört ay oldu. Ama koynumda huzur içinde öldü yani, öyle acı çekmedi. İlk oydu işte sonra dört oldu. Zeytin, Ezel, Mısır, Zuhal. Ben eşimle 16 sene evli kaldım. Çocuğumuz olmadı. Ondan kaynaklıydı yani sorunumuz. Öyle olunca beni boşamaya başka sebep aradı işte. “Kısırsın” diyemeyeceğinden “boyun kısa, yanıma yakışmıyosun” dedi. “İyi madem uzununu bul” dedim. Ne diyeceksin? Sonradan kısalmadı ki boyum, evlenirkenden böyleydim. İşte Zeytin’imi yani ilk Ayvalık’tan getirdiğimi öyle simsiyah, küçücük, üstü başı hep pislik içinde gördüm ya içim kaynadı. 10 sene beraber yaşadık. Dört ay evvel toprağa verdim. İçim tutuştu. Çünkü o başkaydı yani. Benim dert ortağım, çocuklarım, can parçam köpeklerim. Zeytin öldü geriye üç kaldı işte. Şimdi mesela bi 7-8 senedir benim evime kimi akrabalarım gelmiyo. Pis diye, mekruh diye, köpeklerden için. Gelmesinler madem diyorum ben de. Zaten insana derdini anlatamazsın, dostluk bekleyemezsin. Ama benim köpeklerim ben ne anlatırsam insandan daha güzel beni dinlerler. Hele Zuhal bi damla yaş dökeyim gelir patisini yüzüme dayar ulumaya başlar. Onun da canı yanar yani. Ben onun adını gökteki en parlak yıldızdan koydum. Güneş bi vursun ela gözleri böyle Işıl Işıl parlar. İnsanda yoktur öyle güzel, anlamlı gözler.” İstanbul/2020
ZUHAL YILDIZI

Bir Cevap Yazın