“Ben 99 depreminde Yalova’da yazlıktaydım. Cehennem dedikleri bu dedim ertesi gün her şey ortaya çıktığında. Kıyamet gibi bir şeydi o deprem. O zaman bunu katiyen unutmayız dedik ama unutulup gitti. Corona da öyle olacak unutulup gidecek. Bunlara bi şey yapamazsın ama kendi hayatın için yapabilirsin. Bunu keşke evladıma da anlatabilsem. Benim kızım 39 yaşında, çocuksuz, anne olmak için günleri sayılı ama o bunun farkında değil. 40’ı geçtin mi deveye hendek atlatmak bile anne olmaktan daha kolay. Bu işte kendi hayatın için gerekeni yapmamak demek. Çocuk sevmese tamam derim, saygı duyarım. Ama bırak bebeğin kendini çocuk kıyafetlerine bile bakmaya doyamayan bir kadın. Bana; “çocuk Selim’in kırmızı çizgisi” diyor. Ben buna normalde karışmam ama evladınız her gün size bebek gibi giydirdiği süs köpeğinin videolarını atıyorsa, “bak anneannesi nasıl oynuyor? Bak anneannesi nasıl zıplıyor” bilmem ne diye fare gibi bir köpeğin saçma sapan fotoğraflarını, videolarını atıyorsa o zaman benim de evladıma bunları söylemeye hakkım var. Çünkü ben evlat sahibi olmak istediğini biliyorum. İçimde hissediyorum. Dün mesela köpeğe etek, yelek takım giydirmiş, başına bir örnek şapka takmış. Gel de üzülme! Bu haksızlık ama çünkü o senden önce iki kere baba olmuş. Senin hayat arkadaşım dediğin insanın iki tane aslan gibi dikili ağacı, boyunu geçmiş oğulları var. Senin neyin var hiç. Nikahın bile yok. O zaman buna eşit bir beraberlik denir mi? Denmez. Ben o yüzden kızıma bunu söylediğim için kötü anneyim. Öyle diyormuş; “mikser gibi annen var” diye. Benim kızımın işi gücü her şeyi var, kolejde okuttum, yurtdışında mastır yaptırdım. Kaliteli bir eğitim aldırdım, yani o yüzden onun ne nikahına ne parasına muhtaç. Ama sen, erkek olarak seviyorum dediğin kadına doğum gününde çocuk yerine koysun diye süs köpeği alırsan o zaman ben de bu beraberliği tasvip etmediğimi de söylerim, mikser gibi karıştırırım da çünkü senin nikah bile kıymadığın kadın benim evladım. Haksız mıyım ama?” İstanbul/2020
KIRMIZI ÇİZGİ

Bir Cevap Yazın