HATIRA

“Yaşlılık var ya tamamen ayrı hikaye. Şimdi ben 75 yaşındayım, sokağa çıkmam yasak ama bi de bana sor bakalım, yaşlı mısın? diye. Gücüm kuvvetim yok, belim bükülmüş ama içimi sor. Ben anlamadım nasıl geçti bu yıllar, ben şimdi bazen sakal traşı olurken aynada gördüğüme şaşıyorum yani, turşu bile kurulmaz artık benden ama gene de dost meclisi istiyorsun, sevgi, ilgi istiyorsun, hatta kucak istiyorsun. Yalan değil bunlar. Çünkü insan sevgiyle yaşar. Kundaktan mezara dek, saçını okşayacak, sırtını sıvazlayacak, muhabbet edecek birini ister. Bak şimdi ne anlatıcam iyi dinle. Ben çocukken kızıl olmuşum, cayır cayır yanıyomuşum. İki yaşındayım. Babam çok despot, ceberrut bir adamdı rahmetli. Noter katibiydi. Annemi kovmuş evden. Yani ben hastalanmadan evvel kovmuş sonra ben hastalanmışım. Küçük halam bakıyormuş bana ama o da çocuk daha, 12-13 yaşlarında. Ölecek sanmışlar beni. Halam eve gelen giden olur diye arap sabunuyla yerleri fırçalamaya başlamış, beni öylece bırakmış, ümidi kesmişler yani. Ölücem, eve taziyeye gelecekler o bakımdan temiz olsun diyerek ev. Sonra komşu annemi aramış. “Rıza ölüyor” diyerek benim için. Onu hayal meyal hatırlıyorum bak işte. Ben bu hatıramı anlattığımda anacım derdi hatırlayamazsın çok küçüktün diye. Ama o öyle bir andı ki ben çocuktum ama hissettim beni mezardan çıkardığını. Yatağıma uzanıp beni öpüşünü, yorganın üzerine dağılan saçlarını. Sarı böyle, güneş ışığı gibi bir yorgan var üstümde. Camın kenarına yatırmış halam beni, oda kapısı tam karşımda. Annemin o kapıdan girdiğini hatırlıyorum. Üzerinde lacivert bir pardösü var. Annemin gelişiyle, beni öpüp sevişiyle iyileşmişim ben. Bunu niye anlattım anladın mı? Şimdi ben veyahut diğerleri böyle uzak dur, dokunma, konuşma diyerek yalnızlığa mahkum ediliyoruz. Ben mesela bak 27 gün oldu, takvime işaretliyorum her gün, torunlarımı görmedim. Onlar Üsküdar’da ben Fındıklı’da oturuyorum.Öyle uzak bir mesafe değil ama bu virüs yüzünden yasak. Şimdi bu beni daha çok hasta ediyor. Dedim ya insanın hamuru sevgiyle karılmış diye, anlattım az evvel. O yüzden insan insana muhtaç. Şimdi bak bu bankta oturuyorum, evim hemen şuracıkta ama dışarda olmak başka. Üç beş insan geçiyor, tanımıyorum bile ama o bile yetiyor icabında. Bunu belki gençler anlamaz. Onların elinde telefon, vırt vırt kaydır sayfayı dur akşama kadar ama yaşlılıkta olmuyor. İnsan arıyorsun,muhabbet arıyorsun içini ısıtacak.” İstanbul/2020

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com ile Oluşturulan Web Sitesi.

Yukarı ↑