“Ben duramam evde. Nasıl durayım? İnsan belli alışkanlıklar kesbediyor zaman içinde, onları değiştirmek zor artık. 77 yaşındayım ben. İyi kötü bu zamana geldik şimdi ben hasta olsam evde oturayım ama değilim çok şükür. Hasta olan otursun evinde. Ama iktisadımız da önemli. Her yer kapanırsa nasıl para kazanacak insanlar. Ben kendim için demiyorum. Benim emekli maaşım var, eski meski, küçük müçük bi evim var ama herkes öyle değil yani. Alışverişe çıkmıyorum ama kedileri, köpekleri beslemeye çıkıyorum her gün. Saat 3 dedin mi benim işim o. Pazar arabasına dolduruyorum ne varsa işte, bulyonlu makarna, kuru mama, kemik suyuna lapa dağıtıyorum evlatlarıma. Bu da iş. İş değil mi? Onca insan işe gidiyor geliyor metrosuydu, otobüsüydü işleri neyse onu yapmaya da ben mi doyurmayacağım çocuklarımı? Evde de var 5 kedim. Onlar benim can evlatlarım zaten. Birlikte yatar, birlikte kalkarız ama sokaktakiler de evlat. Mıstık, Ahbap, Tavuk, Zıpzıp, Çokomel. Evdeki nüfus bunlar. Ben yalnız yaşıyorum demiyorum o yüzden, evlatlarımla yaşıyorum diyorum. Soranlara bak kendi oğlumu da katıyorum, o 30 senedir Amerika’da ama onu da katıyorum, 4 oğlum 2 kızım var diyorum. Mıstık, Ahbap, Zıpzıp oğlan diğer ikisi kız. Alışverişimi her şeyimi kapıcımız yapar hep. O bakımdan rahatım. Öyle yüklenip de taşımam hiçbir şey. Ancak işte mamaya çıktım mi benim her gün uğradığım pastanede oturup bi ayçöreği yerim bi de yanında nescafe. Şimdi o da indirmiş kepengini. İnsanın asabı da bozuluyor böyle olunca. Her zaman değil ama çoğunluk bir tahinli çörekle bir ayçöreği de akşam için işte dizilerimi seyrederken yemek için de alırdım. Bunlara alışkanlık deyip geçmeyeceksin bunlar hayatla arandaki bağ. O yüzden ben çıkmak komple yasaklansa bile giderim muhtardan mı, belediyeden mi artık karakoldan mı nereden izin alınacaksa oradan alırım iznimi gene çıkarım evlatçıklar için. Hiç de korkmuyorum virüs mirüs, gelmişim ömrümün sonuna zaten elbet bi sebepten ölünecek.” İstanbul/ 2020
EVLATÇIKLAR

Bir Cevap Yazın