“Gelinimi önceden tanımıyordum oğlum sevdi, aldı. İşte sonra da başına bunlar geldi. Onunla flört yaparken buraya tezgaha getirdi onu. Sevgiliykene tatlı tatlı göründü bana gelin modunda. Ondan sonra asker zamanı geldi, bu sefer oğlan “ ben askere gitmem, anca nişan yaparsan giderim” dedi bana. İyi dedim ben de. Düzgünce tanımıyorum ama kızı Gültepe’de oturuyor kız. Bizim mahalleden değil. Alıyorum abimi, yengemi, büyüklerimi gidiyorum istemeye kızı. Alıyorum pastamı, kekimi gidiyorum. Bakıyorum küçücük, bir odalı bir evde oturuyorlar. Eğlenceli bir yer Gültepe. Karşıda kahveler, mahveler böyle, cam açık öyle. Bari perde çekik olsun di mi? ama yok. Cam fora açık. Nasıl oturuyorsan içerde dışardan seyrediliyor. Sonra mesela misafire ne ile ikram edersin içeceği? Bardakla değil mi? Bunlar pet bardakla bize kola ikram etti. Dedim o zaman ben kendi kendime ; “bunlarda görgü yok”. Ama benim oğlum seviyor. İlla o olacak diyor. Sonra başlık istediler. 10 milyar başlık, bi takım çalgı dediler kızın annesiyle, halası. 10 milyar başlık deyince ben şöyle bir durakladım. Abime bakıyorum ses yok, yengeme bakıyorum ses yok. Tabii para benim cebimden çıkacak onlardan çıkmayacak ki. Ben de, “ben 10 bin lira veremem” dedim. “Ben bunu kocamdan gizli yapıcam, çünkü ben ikinciye evliyim, oğlanın babasıyla değilim” dedim. “Başkasıyla bir yuvam var, çoluk çocuğum var ondan “ dedim. “Ben kendi kenarıma attığım ufak ufak param ne kadarsa onunla yapıcam annelik görevimi” dedim. Neyse in aşağı bin yukarı 6 bin liraya indiler. Bunu vereceksin yani çaresi yok. Çocuk askerden gelene kadar toparlarım, su akar yolunu bulur dedim. Bu sefer nişanı hemen istediler. 1,5 sene sonra da düğün. İyi dedim ne yapayım. Bu sefer nişanlık almaya Kapalıçarşı’ya gittik. Parlament mavisi nişanlık istedi. Modelini mankenden beğendi. Ne beğendiyse hiçbir şeye karışmadım, hepsine tamam dedim. Ayakkabıya geldi sıra. O zamanın parasıyla bak üstünden 2,5 sene geçti 150- 200 bine taşlı, topuklu, bileğe kadar bağlamalı, abiye kıyafet ayakkabısı aldım nişanlığın altına. Sonra hırkasını, botunu, montunu, çamaşırını adetlerimiz neyse hepsini güzelce yaptım.” İstanbul/2020/ DEVAMI YARIN
HAYATIM DA ROMAN 1

Bir Cevap Yazın