“Bir hayal kuruyorsunuz sonra o hayale sımsıkı tutunup olması için uğraşıyorsunuz. Evliliğimin 11 senesi böyle geçti. 12 senelik evliyiz. Görücü usulü tanıştık ama sonra birbirimizi çok sevdik. Hala daha da öyle. İlk sene çocuğumuz olmuyor diye telaşa kapılmadık ama sonra her geçen ay kabus oldu. Sonra işte tedaviler, hocalar, hacılar kısımları başladı. Bu çok zor bir şey. Her şeye, herkese kırılıp küsüyorsunuz bu dönemde. Benim öyle oldu. Bebek lafı edenlere kızıyor, güceniyordum. Olmuyor işte ne kurcalıyorlar zevk mi alıyorlar beni yetersiz hissettirmekten diye. Sormadıklarında da iyicene içime kapanıyordum; bak yaşımdan dolayı vaktin geçtiğini anladılar ondan sormuyorlar diye. Üç kere düşük yaptım. Dört kere tüp bebek denedik. Hep sonuç hüsran. En son yaptığımız denemeyi son diye konuşmuştuk eşimle zaten. Hem maddi, hem manevi olarak çok zorlandık, çok iniş, çıkışlar yaşadık. Hem benim, hem eşimin ailesi yardım etmese bu kadar da yapamazdık. Yaşım da 42 oldu zaten artık. Şimdi iki aydır başka şeylere odaklanmaya çalışıyorum. Adını koyunca, yani tamam artık biz çocuksuz bir aileyiz diye kabul edince hayatın daha kolaylaştığını hissettim. Öbür türlü kafanızda yarattığınız bir şeye saplanıp kalıyorsunuz. Kabul etmek çok önemliymiş bunu yeni anladım. Çok tuhaf bir duygu sanki böyle hissetmeye başlayınca hem eşime, hem kendime başka bir gözle bakmaya başladım. Ya dedim biz daha genç, birbirini seven iki insanız yapacak başka şeylerimiz de var hayatta diye. İşte şimdi ud dersleri almaya başladım bu kararı verince. Hep içimdeydi zaten. Bir de bisiklete binmeyi öğrenmek istiyorum. İnternette hep bisikletlere bakıyorum bunu mu alayım? sürebilir miyim? Yoksa şunu mu? diye. Hayatın başka güzellikleri de olduğunu anlamam için bu kadar mücadele vermem gerekiyormuş demek.” İstanbul/ 2020
HAYAL

Bir Cevap Yazın