“İstanbul’un eski semtlerinden birinde eşimle beraber çalıştığımız küçük bir marketimiz var. Dün sabah geldiğimizde dükkanın önündeki büyük çam saksısının toprağının dağıtılmış olduğunu gördük. Etraf leş gibi olmuştu. Dükkanın girişi, eşelenip dökülmüş toprak ve pati izleriyle doluydu. Önce mahallenin köpeklerinden biri yiyecek aradı sandık sonra saksıya yaklaşınca toprağa gömülü kemik ucunu gördük. Köpek de onu almaya çalışmış ancak ucuna kadar ulaşmış tamamını çıkaramamıştı. Çok uğraşarak bir sopa yardımıyla saksının dibine gömülmüş kemiği zorlayarak çıkardık. Kemik 25- 30 cm kadar vardı. Eşim de ben de bu kadar büyük parçanın o kadar derine ancak bir insan tarafından gömülebileceğini düşünüyoruz. Bu yüzden iki gündür çok huzursuzuz. Allah korusun aklımıza büyü falan gibi kötü şeyler geliyor. Kime yapılsa aynı şeyi düşünür. Ben g13— 14 yaşlarındayken Seyrantepe’deki evde buna benzer bir şeye şahit olmuştum çünkü. Evimiz viyadüğün oraya bakıyordu. Sabah 6 sularında abime kahvaltı hazırlarken bahçedeki köpeğimiz çok havlayınca çıkıp bakmıştım ve viyadüğün altına bir adamın bir şey gömdüğünü görmüştüm. Hemen sonra abimlerle gidip orayı kazdığımızda üzeri hep toplu iğnelerle kaplı büyükçe bir kemikli et parçası bulmuştuk. Sorup soruşturunca da bunun bir büyü yapma şekli olduğunu öğrenmiştik. Felak Nas okuyarak bütün iğnelerin çıkarılıp atılması gerekir demişti hoca. Biz de öyle yapmıştık. O yüzden o olayı da hatırlayınca şimdi daha çok tedirgin olduk.” İstanbul/ 2020
ŞÜPHE
