” Bindim bir alamete, kıyameti de gördüm cenneti de. 64 yaşındayım. Kanser hastasıyım. Beş yıl önce sağ mememde kitle oluştu. İşte tetkikler şunlar bunlar derken kendimi çok yalnız hissettiğim bir dönem yaşadım. Hiç evlenmedim ve hiç ilişki yaşamadım. O zamanlar hep bunları düşündüm işte. Bir yoldaş, halinden anlayacak bir dost arıyorsun öyle zamanlarda. Bunlar olduğunda İstanbul’dan gideli 9 – 10 sene olmuştu. Keşmekeşten kaçan herkes gibi, okuyan eden, tanıyan olur diye ismini vermek istemediğim bir sahil kasabasına yerleşmiştim. Dostlar da edinmiştim tabii ama hiçbiri canınızdan bir parça gibi olmuyor. İşte o zaman Allah’ın bir mucisesi oldu diyorum ben. İnternet üzerinden tanıştık. Benden 20 yaş küçüktü ve Anadolu’da başka bir şehirdeydi. Şöyleydi, böyleydi derken yanıma geldi. Ameliyatımda, kemoterapilerimde, pansumanlarımda hep yanımda oldu. Üzerime titredi. Yeri geldi ben mide bulantısı ve halsizlik yüzünden gidemediğim zamanlarda kedilerimin her ihtiyacını gördü. Evime yakın bir apartmanın müştemilatında 17 kedim vardı. Aslında 15’ti ama, hep yanımda olan ikisini de o dönem risk almamak için geçici olarak oraya koymuştuk. Sonra işte cehennemin kapısı açıldı. Benim için çok çirkin bir karalama başladı kasabada. Bunu yapanlar da sözde arkadaşlarım, dostlarım dediğim insanlar. Ne namusum kaldı ne bir şey. Dedikodular, kapıma gelip gözdağı vermeler, arabamın aynasını kırmalar, şunlar, bunlar. Çok üzücü şeyler. Yani sizin bir başkasını sevmeniz sanki onların onayına bağlıymış gibi. En son havalansın, koku yapmasın diye çok soğuk havalar hariç hep aralık bıraktığımız vasistasın camından kedilerime zehirli ciğer attılar. Yoyo hariç hepsi öldü. O da kör olandı. Onların koku duyguları daha gelişmiş oluyor belki o yüzden yemedi yavrum. O günün akşamı birbirimize sarılıp o kadar çok ağladık ki; ben o gün hem kıyameti hem cenneti gördüm diyorum. Bir tarafta çocuklarınız gibi baktığınız üzerinine titrediğiniz 16 küçük beden, diğer tarafta sizin bütün acılarınız paylaşan bir adam. Başka çare bulamadık, işte sonra kalktık İstanbul’a tekrar, bu sefer beraber döndük. Döndüğümüzün birinci ayında da emlakçıyla dükkan bakarken kalp krizi geçirip öldü. İkinci el telefon satmak için küçük bir yer bakıyordu. Şimdi bazen bu yaşadıklarımı anlatırken, size veya bir başkasına, acaba diyorum bütün bu hem çok güzel, hem çok korkunç şeyler başkasının başından mı geçti? İnananıyorum bazen. Ama sonra evdeyken bakıyorum ki tek kurtulan kedim Yoyo, onun montunun serili olduğu sepette uyuyor. İşte ancak o zaman benim başımdan geçtiğine inanıyorum ” İstanbul/2020
CENNET VE KIYAMET

Bir Cevap Yazın