“İstanbul’dan gitmek küçük bir hedef bana kalırsa. Ben aşağı yukarı 40 senedir bu ülkeden gitmek istiyorum. Ama pilim bitik. Bir gram enerjim yok, ne gitmek için, ne de başka bir yerde, yeni bir hayat kurmak için. 12 Eylül darbesinden beri de bu ülke için düşündüğüm budur yani. Benim jenerasyonumu, işte, kimdir onlar? Şimdilerde ellilerinin sonlarında, altmışlarının başında olanların ideallerini, geleceğe dair umutlarını öğütücüye atıp parçaladılar. Tırpanla geçtiler üzerimizden. Hala da aynı öğütücü çalışıyor. Gırrrrr gırrrr büyük bir makine gibi, sesini her yerden duyarsınız. Böyle işte. Bizler her zaman bu toplumda öteki olduk. Birileri parmak sallayacaksa önce bize salladı. Yok “Ayyaşsın”, yok “komünistsin”, o olmadı “gavursun”, şimdi de “ateistin”, “deistsin”, yok “kökün dışarda” bilmem ne. Bu ötekileştirici, düşmanlaştırıcı itham repertuarı daha da geniştir de aklıma gelmiyor şimdi. Bize hep parmak sallandı yani. O da en hafifinden olan yani. Asılanları, işkenceden geçenleri, hapiste çürüyenleri falan demiyorum bakın. Ama bu sadece şimdinin işi değil. Ne diyorum 40 senedir, ondan öncesi de var da, resmi olarak 40 senedir böyle bu iş. Liboşlar da bu kurulan tezgahın ortakları. Geçen gün, pek de kim var, kim yok bilmediğim bir ortamda “ben, Marksistim. Kendimi içinde en rahat hissettiğim tanım bu” dedim. Yumurta gibi, pembe, beyaz suratlı çomarın biri çıktı “estağfurullah” dedi. Döndüm bir şey diyecektim sonra vazgeçtim. Niye vazgeçtim? çünkü ne desen anlamayacak. Malzeme bu. Malzemeden çalınmış yani. Şimdi işte benim gibiler için yaşamak zor. Çünkü sizi oluşturan bütün değer sistemi, işte dünyaya bakışınız, geleceğe dair umutlarınız, felsefeniz için bir gram aklı, dünya görüşü vs olmayan birileri çıkıp “estağfurullah” diyebiliyor. Ben bunu cahilliğin cüretkarlığı diye yorumluyorum. Ama şu da var tabii, madem Türkiye’den gitmeyi beceremedik gene de bizim gibilere en şefkatle yaklaşacak yer İstanbul’dur, Ankara’dır yani. Ama ben Ankara’ya her zaman kurumsal yapının bir parçası olarak baktığım için ısınamamışımdır. Bu yüzden, becerip de gidemeyen benim gibiler için İstanbul iyidir gene de” İstanbul/2019
ŞEFKATLİ BİR YER

Bir Cevap Yazın