“ Paris’te doğdum. İstanbul’a 2,5 yaşında geldim. İstanbul benim büyüdüğüm şehir. 2,5 yaşla 18 yaş arasındaki dönemim burada geçti. Sonra Paris’e üniversite okumak için gittim. Orada 7-8 sene kalmama, güzel bir işim olmasına rağmen İstanbul’a döndüm. Bir süre sonra Paris bana yabancı gelmeye başladı. Toprak çekti diyelim. Şu an en odaklandığım şey yazmakta olduğum kitabı bitirmek ve tek başına yaşayabileceğim bir eve geçmek. Bir yemek kitabı yazmaya başladım bundan iki sene önce. Tam olarak hazır olması için birkaç tarif eklemem ve sayfa düzenlemesi yapmam gerekiyor. Bu bir aile kitabı. Ben Ermeniyim. Bu yüzden kitabımda çoğunlukla Ermeni mutfağı olacak. Ama tabii ki Ermeni mutfağı bir sürü mutfağı kapsıyor. Hem Yunan mutfağı, hem Türk mutfağı, hem Osmanlı mutfağı var içinde. Aile büyüklerimin anlattığı hatıralar ve bu hatıralar yaşanırken pişen yemekler, kitabın temelini oluşturuyor. İsmini önce “Araksi’nin Sofrası” olarak belirlemiştim. Araksi, anneannemin adı. Fakat sonradan bu kalıbı kullanan çok fazla kitap çıktığı için şimdilik bu isimden vazgeçtim. Ev mevzusuna gelince, şu an kız kardeşim ve annemle yaşıyorum. Fakat ilk fırsatta tekrar yalnız yaşayacağım bir düzen kurmak istiyorum. Ama oturmak istediğim yerlerde kiralar benim için çok yüksek. Bir yayınevinde çevirmen olarak çalışıyorum. Fransızca’dan Türkçe’ye kişisel gelişim kitapları çeviriyorum. İşimden çok memnunum. 4 dil biliyorum; Fransızca, Ermenice, Türkçe, İngilizce. Ama kendimi en rahat ifade ettiğim dil sanırım Türkçe. Aslında bu kiminle konuştuğuma bağlı olarak değişiyor. Eğer Anneanlemle konuşuyorsak Ermenice konuşuruz. Kız kardeşim ve annemle de ağırlıklı olarak Fransızca ve kısmen Türkçe. Aslında Türkçe benim sonradan öğrendiğim bir dil. Önce Fransızca ve Ermenice öğrendim. Ama şimdi özellikle duygularımı ifade ederken kendimi içinde en rahat hissettiğim dil Türkçe.” İstanbul/2019
Bir Cevap Yazın